31 Mayıs 2010 Pazartesi

iYi biRŞEyLeR yaPaLıM



OİP 'yi bir dinleyin derim... Nehir'e dokunmuş kadar olalım,hı???

kUTudA hEPsİ


Arada eserler,dolaplar alt üst edilir,herşey ortaya dökülür ya...

İçinden sevdiklerinizde  görmek istemediklerinizde çıkar kutulardan
15-20 sene önce kuzenden gelen o zaman da şimdi de güldüren mektup,
başka bir kuzenden ordayım,burdayım diye yurtdışından attığı kartlar,
birkaç ay uzak kaldığım babamdan aldığım ilk ve tek mektup,
kardeşimin her doğum günümde hazırladığı kartlar,notlar...
şimdiyle ilgisi olmayan zayıf hallerim bana gülümser diğerlerinin arasından,
sevgiliye yıllar önce yaptığım takvim,fotoğraflar,kartlar...
büyüdüğüm yıllar bir dolapta,bir kaç kutuda şimdi,
kim bilir ne zaman açılırlar bir daha...
Geçmiş yıllar,geride...
Ama tüm anılar hepsi benimle...

28 Mayıs 2010 Cuma

hERşeYi biLiYOr mUSun?

-Devamlı suyun içinde oradan oraya salınıp dururlar balıklar.Peki su içerler mi?
-Yalandan üzülenler için kullanırız,sinirler..Peki neden timsah gözyaşı denir?
-Markette bazen kutudan beyaz bazen de kahverengi tonlarında yumurta çıkar.Tavuklar neden sarı ve ya beyaz gibi farklı renkte yumurtlarlar?
-Yaz da geldi,arılar vızır vızır başlarlar.hiç duydunuz mu arılar karın üstü düşünce neden ölür?
- Hep dişiler mi doğuruyor sandınız.Neden denizatının erkeği doğurur?
-İrkilince,üşüyünce...Bazen neden tüylerimiz diken diken olur?
-uyumak gibisi yok.uykusuzluk baş düşmanım olur.Sizce bir insan en fazla kaç saat uyanık durabilir?
-Pekiii iki gözümüz var,ama tek görüntü var,bunu nasıl açıklayacaksınız?

Neyse ki birileri bizi aydınlatmış.
"Hiç merak ettiniz mi?" adında minik bir kitap. Bunlar gibi 235 soru var,cevapları da var çok şükür...
Tabii bu bilgiler ne işimize yarayacak onu tam bilemedim şimdi :))

25 Mayıs 2010 Salı

tAŞınMAk mI?


Yok biz değil(bu ara değil),annemler taşındılar, taşıdılar, taşıdık...Aslında hepsi bir arada oldu dün. En son yürümekte zorlandığımı ve gözlerimin yığılacak müsait bir yer aradığını hatırlıyorum. Sabah kalkmak oldukça acı oldu tahmin edersiniz ki...
18 senedir otuduğumuz gayet güzel evimizden çok daha büyük,güzel,keyifli bir evlerine geçtiler. Bu süreç biraz uzun oldu ama başardık sonunda :)
Taşınırken genelde hüzün çöker insana hele de böyle uzun seneler oturulmuş, oldukça fazla anı sinmiş bir evde. Ama öyle olmadı ! yok bizim garipliğimizden değil, yine kendi evlerinde olacaklarından, hayalaini kurdukları eve geçtiklerinden...mutlu ayrıldık yani dairemizden. Evlenirken ben de asmadım suratımı odamdan ayrılıyorum diye, çünkü canım içiyle kendi evimize gidiyordum, anılar benimle her zaman...
Nakliye işi aceleye gelmemeli, geldi mi bizim gibi böyle kamyon otobüs ring seferi gibi gider boşaltır diğer eve eşyaları, sonra yine gelir,dolar ve yine gider....ve gün hiç bitmeyecek gibi uzar gider...orhan,yaşar,.. ustalarla vedalaşmamız 23.00 ü bulur. Bunlar bir yana; özellikle annemle babamın gecenin o saatindeki yüzlerindeki huzur "iyi oldu" dedirtti. Mutlu mutlu yaşayın canlar :))

24 Mayıs 2010 Pazartesi

DOğumGÜnÜsünDEn kaReLEr



Kardeşim Gizemimin doğumgünüsünden  bunlar...Ortadaki de benden...Tıpkı bir önceki postumdaki kolye gibi. Sadece onda olacak hediyeler,özeller :)

21 Mayıs 2010 Cuma

kARdEş doĞUmgÜNüsÜ :)

Evimizin miniği (babaannem hep böyle der) kendisi bugün itibariyle 25 yaşını doldurmuş genç bir bayan :))
kutlu,mutlu olsun... 30'a ulaşınca yaş konusunda dalgalar başlıyor insanda demek ki...hahahhhh..

abla olmak mı? zor...
yoruldum artık kardeşim.bu gizli sorumluluktan yoruldum.sahi bu yükü omzuma birilerimi bıraktı yoksa ben illede benim mi olsun diye yırtındım,hatırlamıyorum.
kendim daha küçüktüm,akşamları seninle yalnız kalmaya başladım.sen korktukça seslerden,karanlıktan ben onların üstüne gittim üçbuçuk atsamda,"abla korkuyorum" diyordun.bense ürkerek endişelenecek bişi olmadığını kanıtlamaya çalışıyordum. okulda,arkadaşlarınla bişiyemi üzüldün,bir damla yaşın beni de ağlatıyordu. Sana karşı herşey beni cephe aldırıyor, hesabını sormaya hareketlendiriyordu. Uzaktada olsan seni mutlu edecek şeyleri alıp,yazıp,gönderiyordum. yaralarına merhem bulmaya çalışıyordum.
kızıyordum bazen ama başkasının laf söylemesine dayanamıyordum.ama çok yoruldum...belkide insan müdahale gücünün azaldığını yada hiç olmadığını hissettiğinde vazgeçiyor.vazgeçiyor ki kendi huzur bulsun,kafasının içindekiler başını ağrıtacağına bıraksın özgür kalsınlar.
Şimdi ben ablalığımı bıraktım mı??? ASLA...

O benim canım...Kendi yaptıklarımı yazdım ya...işte bu da onunkiler...
Sanki bilirmiş gibi ne zaman nefes alamadığımı hissetsem(misal bu yazım) bir telefonu,"canım ablam" sözü,gülüşü,"ben onlara gösteririm" mailleri... Herşeyimi,her halimi biliyor ya, beraberkenki sebepsiz kahkalarımız.. Doğumgünlerimdeki "ablası olduğum,hayatında olduğum için" ettiği teşekkürler...Sarmalaması,genişleyen göbişimi sıkması...yeni bir kuaför macesarında hemen cepten mms ile fotoğraflaması...doğumgünü yaklaştığında listesini önce bana bildirişi,yaymam için tabii:))
Birbirimize istediğimiz birşeyden mi bahsettik,illaki bulunur o,haber verilir,alınır...
Ne yapsan,ne etsen,kırsan,üzsen,öpsen,sımsıkı sarılsan,gülsen,hıçkırsan da SEN BENİM KARDEŞİMSİN...
Şimdi sen "ABLA" diye bağırsan, duyarım ben bitanem...
Neşeli,keyifli,mutlu,bizli olsun yeni yaşın.
Seni severim,öperim,sarmalarım...
Ablan Sinem

not : kolye doğumgünü hediyelerinden birisi,kendisi blogumdan habersiz olduğu için ancak akşama sahip olabilecek bu maviliye : D

19 Mayıs 2010 Çarşamba

bU ALışvERiş mUDo'dAN

Mudo'da indirim olduğunu duymayan kalmamıştır herhalde...
Ben de online olarak bağlanarak gezdim,dolaştım,seçtim,sepete koydum ve paketim dün şıp diye ulaştı bana :) Önemli birşey almadım tabii ki,indirimden yararlanmaktı tek isteğim...Kardeşimin doğum günü Cuma,bir şort almıştım üstünü de şu pembeyle tamamladım,paketi açınca kendimi anımsanmamış hissetmemek için ne yaptım???diğerleri de kendim için gönderttim :))



Alışverişi seviyorum ben yaa...!

18 Mayıs 2010 Salı

kOMikiZ, KoMik


Anlatsam mı,yazsam mı karar veremiyordum ama canı sıkkın bi kaç blogger görünce bu aralar(mesela Fosi,Naz'lı Hayat) yok dedim,anlatıyım da belki birileri gülümserler...
cuma günü babam küçük bir operasyon için hastaneydi,çok şükür ki büyük birşeyi yok.Biz de hastaneye vardık. Tabii herkes kendisi kadar şanslı değil. Hastane kapısında bir ambulans,ambulansın dışında, yanıbaşında bir sedye,sedyede 65-70 yaşlarında ak saçlı,zayıfcana bir amcana uzanmış. Keyfinden değil, 2 bacağı da alçılı,mecburen uzanmış yani.Ama şöyle söyliyim dışardan bakıldığında benden daha keyfi yerinde duruyordu, elinde bir sigara tüttürüyordu amca yaa.inanamıyorum hala...

2.vukuat ben şahsım ve kocişime ait :) anlatmadan gülüyorum hala kendi kendime :))
Hani şu yazımda Pazar kahvaltısına gitmiştik ya güzel güzel ama erkenden.İşte bunun bir bedeli olmalıydı. Daha önce hiç başıma gelmeyen o gün beni buldu. Yeni alınmış 2 tshirt giyilir. kahvaltıya gidilir,hatta sonra kahve turu,e saatler ancak öğleni gösterdiğinden ve gözlerin şişi inip herşeyi daha net görüp algılayabildiğinden olsa gerek, tshirtlerin üzerinde boylu boyunca yaklaşık 15cm şerit halinde yapışık duran beden(kendimiz biliyoruz iyi hoş da herkesin bilmesine gerek yoktu) etiketlere göze çarpar ve ışık hızıyla "puhahhahhahhh" sesleriyle sökülüp çöpe yollanır. Tabii bu arada görüp uyarmayan ve kendi aralarında kihhkihhleşenler olduysa o da o günkü iyiliklerime sayılsın lütfen. günlerine neşe katmışım.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

bOĞazDa pAzAr KAhvALtıSı



Sabah erken kalkılır,normal bir davranış değil aslında kocişimle benim için ama arkadaşlarımız için yapabiliriz :) Rumelihisarında denize karşı püfür püfür oturulur, hapur hupur yenilir, neşeyle sohbet edilir ve kendi yakamıza dönülür :) Şahsen benim içim rahatlar Anadolu yakasına adım attığımda...sonra aynı ekip starbucks Caddebostan şubesine gider, tatlısız kahve olmaz şartıyla öğleni eder. Gün bize kalmıştır,şaşkınlık sürer. Her hafta koştur koştur biten Pazar bu sefer uzadıkça uzar, telaşsız bir gün evde son bulur...

bAyLAr aLIşvERişTE !

Haftasonu dolayısıyla zar zor da olsa kendimi cumartesi günü Palladium'a atıvermiştim. Bir başıma dolanıyorum dükkanları ben. Ama herkes öyle değil tabii. Ailece gelmişler, hep birlikte dükkan dükkan geziyorlar. Buraya kadar tablo karşıdan çok hoş. Ancak yanlarından geçerken işittiklerim, erkeklerin neden alışverişe çıkmak istemediklerini özetledi bana. adamlar resmen geriliyorlar, alışık olmadıkları için belkide eşlerine yüksek sesle konuşuyorlar(kasten bağırıyorlar demek istemedim!). Çocuklar dükkanın içinde, anne muhtemelen nerelerde olduklarını göz ucuyla takipte,elleriyse gözüne kestirdiği parçaları seçmekte. Evin beyi bir hışımla yanından geçmekte "çocuğun oyuncağı nerde biliyor musun" diye sormakta.Ben de duyabildiğime göre yüksek sesle konuşmakta. Bayan "yok,çocuk nerede" diye sorar. Eş sanki oyuncak değil de çocuk kaybolmuşcasına "sorduğuma cevap ver sen önce" diye haykırmakta. Kararım kesin : onlar bayanlarla ya da maaile alışverişe çıkmasınlar,kendi alışverişlerini kendileri yapsınlar. Değil mi ama?

kuRAbiYeLeRim ÇAtLaDI


Bu kurabiyeler geçen hafta sonu yapılmıştı ancak yayınlanıyor gördüğünüz gibi. İlk kez denenmiştir ve bayılınlmıştır hatta kocişim çikolata ile arası olmamasına rağmen lüp lüp götürmüştür.Tarifi capcanlı blogu olan Hayatımdaki D'ler'den alınmıştır. Afiyetle tüketiniz.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

eNErjiKiM


Bana bir enerji geldi dün akşam sebebini tam olarak bilemiycem ama umarım uzun süre benimle kalır :)
Nezle,rahat nefes alamamak veya sesimin korkunç olması diye birşey yaşamıyormuşum gibi pır o odada pır öbüründeydim dün. Önce balkonda yeni aldığımız çiçeklerimizin susuzluğuna derman oldum,sonra henüz dağ olmamış ama olmasına bir makine kalmış mis çamaşırlarıma ütü vurdum,mutfağımı bi elden geçirdim,gripten muzdarip kocişle kendimi de doyurdum. Benim için,bahar olduğu için,iş çıkışı olduğu ve nezleyi yenme savaşı içinde olduğum için süper performanslı bir akşamdı. Kendimi huzurlarınızda tebrik ediyorum. Sabah da devam...Normalde zor uyanıp,kahvaltı edemeden haldır haldır işe gidilir. Bu gidişata bugün bir son verdim :)
Mis gibi kahvaltımızı ettik,sabah güneşi mutfağımıza gelmişken...Sakin sakin işimizin yoluna koyulduk. Şu saat itibariyle halen uykum olmamakta ve endişelenmekle beraber bu durumdan çok mutlu olmaktayım :)
son söz; erken kalkan yol alır...

11 Mayıs 2010 Salı

işte bizz...



Hani geçen gün anneler günüydü ya,ben tabii biraz geriden geliyorum :P
Fotodan da belli olan ben,annem ve kardeşim,ve tabii ki kocacım ve babam bruncha gittik o gün. Her hafta değil belki ama biz bu tür aktiviteleri sıkça yapıyoruz, annemize sıkça "annecimmm,canım annem"  le dolu cümleler kuruyoruz, öpüyoruz, sarılıyoruz...Dolayısıyla o gün benim için tekrar keyifli vakit geçirme, gülme,güldürme günüydü :) Sadece kardeşimin düşüncesiyle üçümüzde bulunmasını istediğimiz birşeyi paylaşmış olduk.hepimizin minik bir kelebeği oldu :)) bir kelebek kadar zarif,özgür,renkli kalalım...
Benim her parçam canım annemden izler taşıyor ya,
benim de izlerimi taşıyan bir kelebeğim olsa...
Annem gibi hep yanında olsam,elini tutsam...
Ondan öğrendiklerimi anlatsam,
hep onunla birşeyler yapmak istesem...
Gözyaşlarını silerken, benimkiler de onun omzunu ıslatsa,
Kahkahalarımız gülümsetse yan masadakileri
Annemle olduğu gibi...

niçüünn???

Niye hiç "yoruldun mu" diye soran yok onca koşturmaca içinde.
Bekleyen işler listesi neden hep uzar da zaman buna karşın daralır...
neden ilaç kutusunu açmaya kalktığımda  prospektüs beni karşılar da ihtiyacım olana ulaşmak zaman alır.
neden evimin güneş ışınlarıyla şıkırdadığı zamanlarda ben hep dışardayım.
zamanı yakalamam lazım,yakalayınca da tutup kolundan koluma bağlamam lazım,sadece beraber hareket edelim diye...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails